evet ilk motosiklet denememden sonra sınav günü geldi çattı.bir önceki gün yani 14.11 de ikinci denememi yapacaktım ama hayat izin vermedi.gayet kaderci tavrıla elimi kolumu sallaya sallaya gittim kursa ordan sınav yerine geçtik dier arklar falan.millet çalışmış tabi.okulun bahçesine girdik ki motor sınavları okul bah.esinde yapılırmıs.komik ama öle neyse efem ulan bisürü insan.ilk aklıma gelen bunca insanın içinde nası düşcem olm oldu hum:bizimkiler neyseydi ama dierlerine kendimi güldüremezdim.ama motorumuz herzamanki lavukluğuyla ordaydı işte.üstelik yeni ayarlar yapılmışmış fln.neise efem uzatmaylım bizim memurlar gelmediğinden okul bahçesinde sdce yeşilışık kalana değin bekledik beklerkende bikaç tur atalım gari dedik.iikide dedik.yoksa sittin sene geçemezdim lol.gaza dokunduğun gibi fırlıor abicim 125 de neymiş dediğim motör lol.yıllarımı verdim ya motora, az geldi 125.ben tabi daattıım kendimi gaz fren gaz fren laskdfhklfhalhfl.lan dedim yardım edin. millet birbini ezdi yardım için. sora bisonraki arklara verdim biri düştü fln, oh dedim taam ya kesin kursacanak kaldık biz.kimse tutamıo motoru lol.he bide kuka aralarından sekiz çizicezmişiz bak bak.ben dedim sçtmın resmidir canlarım arkadaşlarım. olmaz bu iş.soracıma memurlarımız geldi bikaç ark sınavı gayette rahat atlattı,noluo fln oldum.sora saolsun biri geldi yanıma dedi gaza dokanma bırak kendi gider:hum: derken bana sıra geldi.atladım 125lik beygirime :p bi kere okşayarak deh dedim.bi baktım 18 çiz dese amcam, çizicem lol.
en nihayetinde 85 lik bir notlan artık motosiklet ehliyeti sahibiyim yada henüz sertifikası sadsafnihahaho.
Didar Bunu Çok Beğendi(a)
Tuesday, November 17, 2009
Monday, October 26, 2009
motosiklet sevdası : )
dün itibari ilen ilk motor kullanma deneyimimi mondial scooter bir motorla yaşamış bulunmaktayım.pek bi heycanlı ve mutluyum.devirmeden ilk dersi atlattım.ama evet çok tırstım :))motoru ilk alan arkadaş sağını solunu sapıtıp durmayı beceremeyince biraz heycan yapıyor tabi insan.neyseki aşkım korkumu yendi :D
vatana millete konuya komşuya hayırlı olsun açılış :kehkeh:
kalbimi böyle attıran erkekle evlenicem söz.
:)))))
Monday, October 12, 2009
yine mi geldiler.
ağır geliyor bazen inmek zorunda olduğumu bilerek çıkmak o merdivenlerden.ve ha gayretlerin tükendiği yerlerde geziorum çokca.
Tuesday, September 29, 2009
sonbahar,kış,ilkbahar,yaz..
serin hava kendime getirdi.iyi de oldu geldiği.özlemiştik.yazın son zamanları gevşeyen gönül ve beyin yaylarım gerginleşti, topladı kendini.iyi de oldu gerginleştiği.lazımdı: )
bide bloglarını, fotolarını görmeden okumaya başladıklarım sonradan foto koyduklarında severek okuduğum bi kitabın filmini izlemiş gibi hissediorum ki genelde o filmler pek olmaz.oturmaz yani.
yok öle demek dilde yaniiii,,,blogları okurken çektiğim filmlere yazık oluo : )
bide bloglarını, fotolarını görmeden okumaya başladıklarım sonradan foto koyduklarında severek okuduğum bi kitabın filmini izlemiş gibi hissediorum ki genelde o filmler pek olmaz.oturmaz yani.
yok öle demek dilde yaniiii,,,blogları okurken çektiğim filmlere yazık oluo : )
Tuesday, September 8, 2009
bu da öyle bir aşk..
Sırtımda çıplak
Islak nefesin
Bi gidip bi geliyor
Biz senlen yatmıyoruz ki
Yaşamıyoruz da
Hep yarışıyoruz
Sen mi ben mi
Önce kim
Ölümü öldürecek diye
CanYÜCEL.
Islak nefesin
Bi gidip bi geliyor
Biz senlen yatmıyoruz ki
Yaşamıyoruz da
Hep yarışıyoruz
Sen mi ben mi
Önce kim
Ölümü öldürecek diye
CanYÜCEL.
Friday, September 4, 2009
gelirken bunları getirdi oops!: )
harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun. etme
m.c.r.
**
Gözlerine bakarken güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum...
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiç bir zaman büsbütün teslim olmayacak olan...
n.h.r.
biri beni çok seviyor
dua ederim sık sık evet.kabul olurlar hep,bilirim.er yada geç..olurlar.
bile bile diledim, korktum ama istedim.
geldi..
taşıyabileceği kadar yükle çıkmalı yola insan...zira yol uzadıkça yük ağırlaşır.
yoruldum belki.. dinleneyim istedim..
o ne istedi de geldi bilmiyorum..
ne diledi de burdayız..
dua ettim geldi..ay böle istemesemiydim dedim ama belliki geçti..
hep yapabilirim sandım.şimdi hangisi doğru bilmiyorum.
bazende ne için dua etmem gerektiğini..
bile bile diledim, korktum ama istedim.
geldi..
taşıyabileceği kadar yükle çıkmalı yola insan...zira yol uzadıkça yük ağırlaşır.
yoruldum belki.. dinleneyim istedim..
o ne istedi de geldi bilmiyorum..
ne diledi de burdayız..
dua ettim geldi..ay böle istemesemiydim dedim ama belliki geçti..
hep yapabilirim sandım.şimdi hangisi doğru bilmiyorum.
bazende ne için dua etmem gerektiğini..
Thursday, June 18, 2009
bak ya..
duygularımı kaybettiğimden mi okumamışım şiir.,okumadığım için mi duygularımı kaybetmişim kaybeder gibi olmuşum.azcık tozlanmış gibi..
Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....
Aziz Nesin.
Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....
Aziz Nesin.
Wednesday, June 17, 2009
biri kutularımızı açsın!!
sevgilisiyle kavga etmiş.ilişki yaşamayı bilmiyor diyor.o ne demek,düşünüyorum...nasıl yaşanır bi ilişki belli kuralları mı vardır.varsa nelerdir.iki taraf için de karşıdan beklenenler nelerdir.
ilişki nedir.
sonradan öğrenilir bişey midir bu.
düşünmeden düşündürmeden yaşasak ya.zaten elimizde sadece bu an varken.
cüneyt ben mutlu olmayı,sevinmeyi bilmiyorum dedi bide.aa dedim nasıl öğreticem şimdi ben bu çocuaa mutlu olmayı.
nie böle misyon yüklendiysem kendim kendime vede durup duruken.kendimi çok ciddiye alıyorum bence.
biraz daha ingilizce çalışmalıyım ya.
Friday, June 12, 2009
astroloji
dün akşam bi arkadaşla buluştuk.haritama baktı.anlattı anlattı.
hep güzel şeler söyledi.büyük potansiyelim varmış başarı para bilmem ne falan filan için.hı dedim hıçkırırken içime kaçtı.
garip şey hayat.
hep güzel şeler söyledi.büyük potansiyelim varmış başarı para bilmem ne falan filan için.hı dedim hıçkırırken içime kaçtı.
garip şey hayat.
Wednesday, June 10, 2009
başlık..
evrenin dünyasını okurken (hangi yazıydı hatırlamıyorum) düşündüm hala bulamadım.
hayatın yada sen bir köşe yazısı,bir kompozisyon,vs.. ise başlık ne olurdu?
hayatın yada sen bir köşe yazısı,bir kompozisyon,vs.. ise başlık ne olurdu?
Friday, June 5, 2009
hey gidi gidi gidi koca dünya.
bazen çok sevebiliyorum evet.her anı paylaşabiliyoruz falan.sonra uzak kalıyoruz.paylaşımlarda uzaklaşıyo ya.üzülüyorum.hala çok seviyorum çünkü.tamam çok değil.seviyorum ama.
Thursday, June 4, 2009
ufffffffff o. uf!
Monday, May 25, 2009
ada sefası..
Thursday, May 21, 2009
Tuesday, May 19, 2009
eh işte...
biraz isteyecek kadar iyi olamadım o zaman ben hiç.
bu kez bi bahane yok.
çekirgenin üçüncü sıçradığı yerdeyim.
bu kez bi bahane yok.
çekirgenin üçüncü sıçradığı yerdeyim.
Thursday, April 30, 2009
Sunday, April 19, 2009
SEVGİ ÜSTÜNE
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
Bir tek meyve veren dalı keserler
İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli
Bir tek meyve veren dalı kesmeli
İnsan dediğin derya misali
Üstünde milyonlarca dalga
İçinde kıyametler kopmalı
İnsan dediğin derya misali
Uçsuz bucaksız olmalı.
Gel çıkalım sevgilim gel
Gel kurtaralım birler hanesinden
Çekelim gidelim bir uçtan uca
Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
Sevelim sevelim sevelim
Sevebileceğimiz kadar
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
Kitaplara göre insan
Karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş
Gözleri, yüreği kamaşmış insandır
Aptaldır, hastadır, kahramandır
Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır.
İçinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
Bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
Bir tek meyve veren dalı keserler
İnsan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
Esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli
Bir tek meyve veren dalı kesmeli
İnsan dediğin derya misali
Üstünde milyonlarca dalga
İçinde kıyametler kopmalı
İnsan dediğin derya misali
Uçsuz bucaksız olmalı.
Gel çıkalım sevgilim gel
Gel kurtaralım birler hanesinden
Çekelim gidelim bir uçtan uca
Açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
Sevelim sevelim sevelim
Sevebileceğimiz kadar
Bedri Rahmi EYUBOĞLU
Friday, April 17, 2009
Tuesday, April 14, 2009
.....
Bodrumluların Neptün'e benzer yatları yoktu eskiden.Ama ta uzaklardan, dünyanın dört bir yanından gelen tekneler, ara sıra Bodrum'a uğrardı.Bunları Kale'nin önündeki rıhtıma bağlarlardı çoğu zaman.Gece yarısı elektrikler söndükten sonra, bunları seyretmeye giderdim.Ay ışığı olunca, adlarını ve geldikleri limanları okuyabilirdim.Genellikle küçük olan bu tekneler, Liverpool'dan, Amsterdam'dan, Hamburg'dan, Nice'dan, hatta Miami'den ya da San Francisco'dan nasıl buraya vardı diye hayret ederdim.Onları buralara getirenler üstüne düşler kurardım.O adamların da benim gibi deniz delisi oldukları belliydi.Ama ben yerli yerimde miskin miskin otururken, ta oralardan kalkmış, Bodrum kalesinin önüne demir atmışlardı onlar.
......
Mina URGAN/Bir Dinozorun Gezileri
Friday, March 20, 2009
ii orta gol getirir.
--ambalaja aldanmamak lazım
-: )) kesinlikle.
--dışı dolu içi boş o kdrçok insan varki insan kime inanacagını şaşırıo walla
-üzülme olur öle : )
--olmasa olmazmı
-olmaz.işler öle yürüo. herkes zengin olsun.hastalık denen bişe olmasın.
hepimiz mutlu olalım.kötü insan olmasın.
herkes birbirni sevsin saysın
olur mu
--sana ii insan desem ?
-dersin ama beni ii yapmaz : )
siyahla beyaz arası çoğu.gri denen şey var ne yazıkki
dünya o yüzden yeşili kaybetti
gri oldu heryer
-: )) kesinlikle.
--dışı dolu içi boş o kdrçok insan varki insan kime inanacagını şaşırıo walla
-üzülme olur öle : )
--olmasa olmazmı
-olmaz.işler öle yürüo. herkes zengin olsun.hastalık denen bişe olmasın.
hepimiz mutlu olalım.kötü insan olmasın.
herkes birbirni sevsin saysın
olur mu
--sana ii insan desem ?
-dersin ama beni ii yapmaz : )
siyahla beyaz arası çoğu.gri denen şey var ne yazıkki
dünya o yüzden yeşili kaybetti
gri oldu heryer
Thursday, March 19, 2009
muhabbet kuşumuz öldü
arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak
biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman
acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur pollyanna
uyumadığım gecelerin sabahında
göz altlarımdan mor çocuklar doğardı
mor çocuklarıma ninni söylerdi sabah ezanları
fırtınada ters çevrilen şemsiyelere benzerdi
duaya açılan avuçlarım
avuçlarıma kar yağardı
kimi zaman tipi..
kaç kere avuçlarımda mahsur kaldım.
bir kaç kış geçti pollyanna
ben hep mahzun kaldım.
kocaman bir kardan adam yaptı içime bir çocuk şair
tuhaf şarkılar mırıldanarak: şiirime kenar süsü olsam ben
bir kenar süsünün gülü olsam ben
sarı deftere tuttuğum bir günlük
aşk olsam ben..
sonra yazları
yaseminlerle sarmaş dolaş bir balkonum oldu
balkon yaseminlerle sevişirdi
yaseminler yaseminlerle sevişirdi
rüya hülyayla sevişirdi.
ben o beyaz ve güzel kokan çadırın altında
geceyle sevişirdim.
bir davet gibi otururdum balkonda
beyaz bir örtü gibi sarardım acılarımı başıma
ben sevgilisi çile olan bir gelindim pollyanna
gel derdim gel, kim olursan ol yine gel...
çiçekli bir düğün davetiyesi gibi otururdum balkonda
yıldızlar ürkerdi, titrerdi davetimden
ayın etrafında beyaz bir hale dönerdi.
bileklerimi uzatırdım çıplak, beyaz ve ince
ışıktan bir kelepçe istedim yüz görümlüğü olarak pollyanna.
secde eden alnımı.
şarap içen dudağımla öpmek istedim.
dizlerimde ve dirseklerimde nasır tutan arayışımı
beyaz bir merhemle ovmak istedim.
beyaz bir günahtır aramak kimi zaman pollyanna...
itiraf etmek gerekirse
domates-biber biçiminde tuzluklar aldım pazardan
kalp şeklinde kül tablaları
kalbimde söndürülmüş birkaç sigaradan kalan kül
yetmezdi yeniden doğmaya.
orhan gencebay dinledim itiraf etmek gerekirse
bedelini ödedim ama pollyanna
itiraf artık tedavülden kalkmış bir kağıt para.
hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı pollyanna
çimento, demir. çamur..
duvarlarımı şiir ve türkü söyleyerek sıvardım.
en üst kattan düşerdim her gün
esmer bir işçi gibi dilini bilmediğim bir dünyaya
hayatım bir mutluluk inşaatıydı pollyanna
sana ve mutluluğa yazılmış mektuplarıma
cevap beklediğim zamanlarda.
benim bir köyüm olmadı.
hiçbir şehir karlı sokaklarıyla bana
pazen gecelik giymiş bir anne gibi sarılmadı.
istanbulu evlat edinsem
benimsemezdi nasıl olsa otuz yaşında bir anneyi
yüzyıllarca yaşamış bir çocuk olarak.
mütemmim cüz olamadım hiçbir aşka pollyanna
bir kitaba bir cüz olamadım.
yukarıdan aşağı, yedi harfli battal boy bir intiharı denedim.
hiçbir bulmacayı tamamlayamadım.
bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı
biri okşasam bir yumuşardı.
bire"bir" olamadım.
fırfırlar olmalıydı oysa hayatımın kenarında pollyanna
kırmızı puanlı bir şiir olarak uyumalı, mor puanlı uyanmalıydım.
pişman olmamalıydı orada olmalarından yeşil farbelalarım.
bir çingenenin çıkardığı dil olmalıydı şiirlerim.
sana bu son mektubu,
artık senden mektup beklemediğimi söylemek için yazıyorum pollyanna
son şiirini yazmaya cesaret edememiş bir şair olarak
+didem madak yazmis+
arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak
biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman
acıyı hangi dile tercüme etsek şimdi yalan olur pollyanna
uyumadığım gecelerin sabahında
göz altlarımdan mor çocuklar doğardı
mor çocuklarıma ninni söylerdi sabah ezanları
fırtınada ters çevrilen şemsiyelere benzerdi
duaya açılan avuçlarım
avuçlarıma kar yağardı
kimi zaman tipi..
kaç kere avuçlarımda mahsur kaldım.
bir kaç kış geçti pollyanna
ben hep mahzun kaldım.
kocaman bir kardan adam yaptı içime bir çocuk şair
tuhaf şarkılar mırıldanarak: şiirime kenar süsü olsam ben
bir kenar süsünün gülü olsam ben
sarı deftere tuttuğum bir günlük
aşk olsam ben..
sonra yazları
yaseminlerle sarmaş dolaş bir balkonum oldu
balkon yaseminlerle sevişirdi
yaseminler yaseminlerle sevişirdi
rüya hülyayla sevişirdi.
ben o beyaz ve güzel kokan çadırın altında
geceyle sevişirdim.
bir davet gibi otururdum balkonda
beyaz bir örtü gibi sarardım acılarımı başıma
ben sevgilisi çile olan bir gelindim pollyanna
gel derdim gel, kim olursan ol yine gel...
çiçekli bir düğün davetiyesi gibi otururdum balkonda
yıldızlar ürkerdi, titrerdi davetimden
ayın etrafında beyaz bir hale dönerdi.
bileklerimi uzatırdım çıplak, beyaz ve ince
ışıktan bir kelepçe istedim yüz görümlüğü olarak pollyanna.
secde eden alnımı.
şarap içen dudağımla öpmek istedim.
dizlerimde ve dirseklerimde nasır tutan arayışımı
beyaz bir merhemle ovmak istedim.
beyaz bir günahtır aramak kimi zaman pollyanna...
itiraf etmek gerekirse
domates-biber biçiminde tuzluklar aldım pazardan
kalp şeklinde kül tablaları
kalbimde söndürülmüş birkaç sigaradan kalan kül
yetmezdi yeniden doğmaya.
orhan gencebay dinledim itiraf etmek gerekirse
bedelini ödedim ama pollyanna
itiraf artık tedavülden kalkmış bir kağıt para.
hayatım bir mutsuzluk inşaatıydı pollyanna
çimento, demir. çamur..
duvarlarımı şiir ve türkü söyleyerek sıvardım.
en üst kattan düşerdim her gün
esmer bir işçi gibi dilini bilmediğim bir dünyaya
hayatım bir mutluluk inşaatıydı pollyanna
sana ve mutluluğa yazılmış mektuplarıma
cevap beklediğim zamanlarda.
benim bir köyüm olmadı.
hiçbir şehir karlı sokaklarıyla bana
pazen gecelik giymiş bir anne gibi sarılmadı.
istanbulu evlat edinsem
benimsemezdi nasıl olsa otuz yaşında bir anneyi
yüzyıllarca yaşamış bir çocuk olarak.
mütemmim cüz olamadım hiçbir aşka pollyanna
bir kitaba bir cüz olamadım.
yukarıdan aşağı, yedi harfli battal boy bir intiharı denedim.
hiçbir bulmacayı tamamlayamadım.
bir kediyi okşasam ellerim yumuşardı
biri okşasam bir yumuşardı.
bire"bir" olamadım.
fırfırlar olmalıydı oysa hayatımın kenarında pollyanna
kırmızı puanlı bir şiir olarak uyumalı, mor puanlı uyanmalıydım.
pişman olmamalıydı orada olmalarından yeşil farbelalarım.
bir çingenenin çıkardığı dil olmalıydı şiirlerim.
sana bu son mektubu,
artık senden mektup beklemediğimi söylemek için yazıyorum pollyanna
son şiirini yazmaya cesaret edememiş bir şair olarak
+didem madak yazmis+
Wednesday, March 18, 2009
Friday, March 13, 2009
Tuesday, March 10, 2009
dinle.
şu an, dünya üzerinde konuşanları düşün.en az altı milyar insanın yarısı konuşuyor.bir şeyler anlatıyor.ne büyük bir ses!ne büyük bir gürültü! dinle! çin' de üçüncü çocuğunu aldırmak için doktora yalvaran kadını, macaristan' da dilenen adamı, kanada'da karşısındaki erkeğe kur yapan erkeği. duy bunları hepsini. o milyarlarca insanın hep birlikte konuşarak yarattıkları korkunç gürültüyü dinle!
-kinyas ve kayra-
Subscribe to:
Posts (Atom)